Etkili Zaman Yönetimi Artık Etkisiz mi?

Öncelikle bir gün boyunca neler yaptığımızı şöyle bir gözden geçirelim. Birçoğumuz sabah yorgun bir şekilde kalkıyoruz. Yataktan kalkmadan önce mailimizi ya da sosyal medya hesaplarımızı kontrol ediyoruz. Kahvaltı faslını sıklıkla atlayarak geçiştiriyoruz hatta birçok zaman çalışma masamızda atıştırıyoruz. Pek ara vermeden gün boyunca çalışıyoruz, bazılarımız ise hiç ara vermeden toplantıdan toplantıya koşuyor. İşten çıktığımızda gün bitmiş oluyor ancak çalışma tempomuz nedense akşam sürmeye devam ediyor.

Günlerimiz bu şekilde geçmeye devam ederken nasıl daha çok para kazanabiliriz, daha lüks yaşayabiliriz yanılgısının peşine takılmış gidiyoruz. Peki, bunlar bize gerçek mutluluğu sağlar mı?  Bugüne kadar bunları yaptığınız süre boyunca kendinizi ne derece mutlu hissettiniz?

Günümüzde bu çalışma şekli ile mutlu olabilmek pek mümkün değil. Sebebi ise insanı odağa koymak yerine, üretimi odağa koyan bir sistem de insanın tükenmişlik yaşaması kaçınılmaz bir son. İnsanın doğasından, onu besleyen, büyümesini, değişmesini sağlayan, duyguları, duyuları, yaşantıları, farklı aktiviteleri çıkartırsan, kendini gerçekleştirme yolunda ilerleyemediğini hissedecek ve mutsuz olacaktır.

Bu noktada sistemin ortaya attığı verimli çalışma stratejileri, daha üretken (productive) olma yolları, hızlı okuma stratejileri gibi uygulamalar, çalışanların çalışma saatlerini daha verimli kullanabilmeleri ve kendilerine zaman ayırıp biraz da kendileri için yaşayabilmeleri, üretkenliklerini hissedebilmeleri adına ortaya atılmış yöntemlerdir. (Bu yöntemler Harvard Business Review’ın en popüler makaleleri arasındadır)

Maalesef ki bunun farkındalığı yaşla orantılı da değil, elli yaşında çok para kazanarak, çok mutlu olmayı hedefleyen mühendislerle tanıştım. Ebeveynlerin çocukların gelecekleri için çizdikleri rotalar ile karşılaştım ve gelecekte ne iş yaparsa ne kadar para kazanır hesapladıklarını gördüm. İnsanlığın 50.000 yıllık modern davranış repertuarında, son 100 yıldır yaşadığı hızlı değişim biraz olsun kavramlarımızın birbirine girmesine sebep oldu.

Bu noktada tabi ki de birini suçlamak istemiyorum, ancak insanların bu şekilde düşünmeleri onlara bu şekilde öğretilmesi ve onların ders çıkartmadan başkalarına iletmesindendir. İnsanın ulaşabildiği son nokta, bir durum sonucunda büyük bir buhran yaşamadığı sürece, gidişata müdahale etmemesi, başkaldırmaması yönünde olmuştur. Bu da insanlığın gelişmesi, değişmesi, evrilmesi açısından büyük bir sorundur. 

Psikolog

Barış GÜRKAŞ

İstanbul

Facebook
Twitter
WhatsApp
Telegram

Diğer Yazılarımız

Psikolojik Testler

Psikolojik Testler Nelerdir ve Ne İşe Yararlar? Psikolojik testleri psikofiziksel davranışları, yetenekleri ve psikolojik problemleri ölçmek ve psikolojik performansları öngörmek için sistematik

Sınav Kaygısı

Sınavlarda katılımcılar arasında bir rekabet söz konusu olduğu için sınav kaygısı hissetmek normal bir duygudur. Özellikle gençler arasında yaygın olan sınav kaygısı,

Yaygın Anksiyete Bozukluğu

Yaygın anksiyetede kaygıyı tek bir konu üzerinden değil bir çok konu üzerinden yaşarız. Kaygı konuları çeşitlenmiştir ve yaygın anksiyete bozukluğu sebebiyle birçok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.