Birçok psikolojik sorunla terapi seanslarımız boyunca karşılaşıyoruz. Bunların içinde ilginç olanları insanların ilgisini oldukça fazla çekiyor. Hatta bunlarla ilgili kitaplar yazılıyor ve bu kitaplar oldukça fazla ilgi görüyor ve en çok okunanlar arasına girebiliyor.
İnsanlar başlarına gelme ihtimali olan psikolojik sorunları okumaktan hem zevk alıyorlar, hemde bu ilginç vakaları başlarına gelme ihtimali hiç olmayan bilim kurgu hikayeler gibi dinliyorlar. Ayrıca arkadaşlarıyla yaptıkları entellektüel sohbetlerde kullanılmak üzere güçlü malzemeler olan bu ilginç vakalar, anlatan kişinin daha farklı görülmesini kolaylıkla sağlayabiliyor.
Bu sebeple bende sizlere bulunduğunuz ortamlarda ilginç psikolojik vakalardan bahsedebilmeniz için bana en ilginç gelen 3 psikolojik sendromu sizlerle paylaşıyorum.
1. Alice Harikalar Diyarında Sendromu (AİWS)
Bu sendrom adı itibariyle, başta kadınlar olmak üzere anlatacağınız herkesin ilgisini çekecektir. İsmini tahmin edeceğiniz gibi Lewis Carrol’un Alice Harikalar Diyarında romanından alıyor.
Bu sanrı durumu kişinin zaman, mekan ve beden algısını doğrudan etkiliyor. Kişi gördüğü nesneleri olduğundan daha küçük ya da olduğundan daha büyük algılayabiliyor. Bu sendromda kişi kendi vücuduna dışarıdan bakıyormuş gibi bir algının ortaya çıkışını da deneyimliyor.
Böyle bir sanrı birçoğunuza tanıdık gelecektir, çünkü insanların bu sanrıyı yaşaması için sadece psikolojik rahatsızlığı olmasına gerek yok. Bazı insanların, özellikle de uykudan önce buna benzer deneyimler yaşadıklarını biliyoruz.
Alice Harikalar Diyarında Sendromunun en temel belirtileri
- Nesnelerin boyutlarını algılamada sorun
- Organların boyutlarını yanlış algılama
- Etraftaki cisimlerin boyutlarını algılamada bozulma
- Duymada ve işitmede değişim
- Zamanı algılamada bozulma
- Sesin algılanmasında sorun
Bu belirtilerin başta migren olmak üzere, psikoaktif ilaçlarında sebep olabildiği biliniyor. Hatta Lewis Carrol’ın da migren sorunu yaşadığı ve Alice Harikalar Diyarında romanını bu şekilde yazmasında migrenin büyük katkısı olduğu düşünülüyor.
2. Yürüyen Ceset Sendromu (Cotard’s Syndrome)
Nörolog Jules Cotard tarafından keşfedilen bu sendrom, isminden anlaşılacağı gibi oldukça ilginç ve ürkütücü. Bu sendromda kişi kendisinin ölü olduğunu inanıyor. Ayrıca iç organlarının da olmadığını iddia edebiliyor.
Bu sendrom öyle boyutlara ulaşabiliyor ki kişi bunu kanıtlayabilmek için intihar etmeye bile kalkabiliyor. Bu sebeple kişi için oldukça tehlikeli bir rahatsızlık. İlk olarak 2008 yılında karşımıza çıkan bu sendrom. Bir kadının, ailesine öldüğünü iddia ederek morga götürülmesini talep etmesi üzerine ortaya çıkmıştır.
Hangi hastalıkların sonucunda görüldüğüne baktığımızda, bu sanrıların genellikle şizofreni hastaları arasında görüldüğü söylenebilir.
3. Paylaşılmış Psikotik Bozukluk (Folie à deux)
Bu rahatsızlığı lisans döneminde ilk duyduğumda oldukça ilginç gelmişti. Başta isminin litaretürde fransızca kullanılması (Folie à deux) olmak üzere, içerdiği psikoz (duygu ve düşüncede bozulma) durumu oldukça ilgimi çekti. Bunu sizlerle paylaştıktan sonra kültürümüzde ne kadar olduğuna siz karar verin istiyorum. Çünkü kültürden kültüre ciddi farklılık gösteren bu sendrom, bireylerin aile içindeki rollerinin belirsizliği ve kişisel sınırların olmadığı durumlarda daha fazla görülebiliyor.
Folie à deux literatürde deliliğin iki kişi tarafından paylaşılması, ikiz delilik gibi kavramlarla da anılır. Bu sendromda sanrısal düşüncelerin ya da normal dışı davranışların bir kişiden yakın olunan bir başka kişiye aktarılması olarak tanımlanıyor. Özellikle de izole halde yaşayan kadınlarda daha fazla görülebiliyor.
Bu psikotik bozukluğun olabilmesi için bireyin hastanın yanında yaşaması gerekiyor ve bu yolla ancak diğer kişi de bu psikozu paylaşabiliyor. Adeta enfeksiyon gibi bulaşıcı olabilmesi sendromun en ilginç yanlarından biri.
Klinik Psikolog Barış Gürkaş
Referanslar: