İnternet ve İnsan

Tanışmadan tartışabildiğimiz, görmeden aşık olabildiğimiz, dokunmadan, koklamadan sevişebildiğimiz, gerektiğinde ortaya çıkıp, istemediğimizde kaybolabildiğimiz, ihtiyaçlarımızı karşılarken, aynı zamanda yoksunlukta hissettiğimiz, olmak istediğimiz kimliğimizi ortaya koymamızı sağlarken, gerçek kimliğimizi tam olarak saklayamadığımız alan internettir.

Bunun yanında internet için sadece “ Birçok bilgisayar sisteminin birbirine bağlı olduğu, dünya çapında yaygın olan ve sürekli büyüyen bir iletişim ağıdır” da diyebiliriz.

İnternet kendi tanımını çoktan aşmış yaşayan ve gelişen bir yapıdır. İnternet kavramını pek çok kavramla ilişkilendirirken buluyoruz kendimizi bunlar internet bağımlılık yapar mı, internet kapitalist güçlerin toplumu şekillendirmesi mi, internet ve demokrasi, sanal kimlikler.

İnternet ve teknoloji bağımlılık yapar mı?: Psikolog ve psikiyatrların kutsal el kitabı olarak adlandırılan DSM4’ün(tanı koyabilmek için kategorilerin bulunduğu kaynak) içerisinde internet bağımlılığı bir başlık olarak bulunmamaktaydı. Dolayısıyla bir hastalık olarak da görülmemekteydi. Önümüzdeki yıl DSM5 olarak çıkacak yeni versiyonunda internet bağımlılığının yer alması beklenmekte. Ayrıca bu yıl ilk defa 1. Uluslararası teknoloji bağımlılığı kongresine Türkiye ev sahipliği yaptı. Bunlar göz önüne alındığında alınacak önlemler bilgisayarın fişini çekmek olamayacağına göre, önlem teknoloji okur yazarlığını arttırmak olacaktır. Sadece bu yolla interneti doğru kullanmayı öğrenebiliriz.

Bilmek gerekir ki bağımlılığı sadece internete değil cep telefonuna, oyun konsollarına,MP3 çalarlarımıza karşı da geliştiriyoruz.

Dijital Kimlikler: İdealize ettiğimiz benliğimiz ile gerçek benliğimiz arasında ki farkı en çok sosyal medya hesaplarımızda görürüz. Kişiler olmak istedikleri kimlikleri sosyal medya hesaplarında yansıtırlar. Gerçek, çokta memnun olmadıkları kimliklerini çok fazla gösterme eğiliminde değildirler. İlk kez sosyal medyada tanışıp sonrasında yüz yüze tanıştığınız kişiler arasında ki algıladığınız farklılık bunun somut göstergesidir.

İki ayrı kimlik durumunun X jenerasyonunda (1981 öncesi doğumlular) Y ve Z(1981 sonrası doğanlar) jenerasyonu kadar büyük farklılık barındırmadığını gözlemlemekteyim. Bunun da teknolojiyi iyi kullanabilmek ve hayata bakış ile doğrudan ilişkili olduğunu düşünmekteyim.

Kişinin göstermek için çaba harcadığı sanal kimliğine bir başka müdahalede sanal alemden gelmekte. Örneğin facebook için yazılan etik kitapçığına göre facebook profil fotoğrafı tek olmalı ve yanında kimse olmamalı. Bunun gibi sayısız madde. Hal böyle olunca ortaya farklı kimlikler çıkması doğal görülmekte.

İnternet ve kapitalizm: İnternet ile ilk karşılaştığımız anda bunun kapitalizmin bir aracı olabilme ihtimali öngörüsü olan herkesin aklına gelmiş olmalı. Bugün tüm dünya ortak bir pazar haline dönüşmüş durumda, şu an interneti kapitalizmin çok iyi kullandığı gerçeği ortada. Tabi ki kapitalist sisteminde de internetin büyümesinde büyük katkıları olmuştur.

İnternet, yarattığı yeni imkanlar nedeniyle geçmişin ve nostaljik yapıların yok edilmesi açısından da eleştirilebilir. İnternetle geleneksel iş yerleri kaybolmuştur. Farklı emek ve üretim biçimleri gelişmiştir. Kitapçıların yerini kitap siteleri, pazarların yerini değiş tokuş siteleri almıştır(Yalçın,2003) Bu değişim bitmeden devam edecektir, iş yapış şekilleri değişime ve gelişime devam edecektir.

İnternette demokrasiden söz edilebilir mi?: İnternet tüm engellenmelere, yasaklanmalara rağmen demokratik bir ortamdır. İnternette herkes eşittir, herkesin söz söyleme hakkı harekete geçme hakkı vardır. İnternette sınırlarımızı aşıp ulus ötesi ne görüş ve düşüncelerimizi yayabiliriz.

İnternet ne kadar demokratik olursa olsun yaşadığımız coğrafya sizi kısıtlar. Bu da internetin sanılan kadar sanal olmadığının, sanal ile somutun artık iç içe geçtiğinin göstergelerinden biridir. Binlerce yasaklanmış site, aile koruma filtreleri, susturulmaya çalışan sosyal medya hesaplarına rağmen internet her zaman bir adım öndedir, önde de olacaktır.

Klinik Psikolog Barış Gürkaş

Facebook
Twitter
WhatsApp
Telegram

Diğer Yazılarımız

Psikolojik Testler

Psikolojik Testler Nelerdir ve Ne İşe Yararlar? Psikolojik testleri psikofiziksel davranışları, yetenekleri ve psikolojik problemleri ölçmek ve psikolojik performansları öngörmek için sistematik

Sınav Kaygısı

Sınavlarda katılımcılar arasında bir rekabet söz konusu olduğu için sınav kaygısı hissetmek normal bir duygudur. Özellikle gençler arasında yaygın olan sınav kaygısı,

Yaygın Anksiyete Bozukluğu

Yaygın anksiyetede kaygıyı tek bir konu üzerinden değil bir çok konu üzerinden yaşarız. Kaygı konuları çeşitlenmiştir ve yaygın anksiyete bozukluğu sebebiyle birçok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.