Günümüz yaşam şartlarından bazı insanları kendine zaman ayırmaktan daha çok iş hayatına yoğunlaşmış şekilde görebiliyoruz. Bu gibi sebepler; kişilerde bir yerden sonra enerjisinin azalmasına, tükenmesine sebebiyet veriyor. Bu durumu tükenmişlik sendromu olarak adlandırabiliriz. Tükenmişlik sendromu, aniden ortaya çıkmaz. Bu bir süreçtir ve kendini yavaş yavaş duygusal veya fiziksel olarak belli eder. Kişinin işlevselliğinde bozulmalar meydana getirebilir ve yarattığı enerji kaybından ötürü de performansının düşmesine sebebiyet verebilir. Bu sendroma genel olarak insanlarla iç içe olan meslek grubundaki kişilerin girme olasılığı daha yüksek olduğu bilinmektedir.
Belirtileri ile ilgili daha fazla bilgi almak için tıklayınız.
Bilindiği üzere beynimizde öğrenme merkezi dediğimiz hipokampüs strese dayalı olarak hacminde küçülmeler görülebilen bir yerdir. Tükenmişlik sendromunda olan bireylerin yaşantılarının büyük bir bölümünü stres kapsadığından ötürü kişide ki bu strese yanıt olarak hipokampüs nöronlarında azalma ve nöroplastisitesi de (beynin uyum sağlama becerisi) bozulma olabileceği görüşleri vardır. Düşük seratonin miktarının da bu sendromda rol alabileceğini öne süren görüşler vardır.
Tükenmişlik sendromu ile depresyon bazı özelliklerinden dolayı aynıymış gibi hissettirse de, ikisi de birbirinden farklı kavramlardır. Ortak yön olarak ‘anhedoni’ dediğimiz kişinin yaptığı etkinliklerden, işten zevk alamaması durumu ve enerjisizlik hali vardır. Fakat depresyonda böyle bir spesifik alan yoktur daha genel bir enerjisizlik,yorgunluk,değersizlik hisleri vardır. Tükenmişlik sendromunda iş ile ilgili stres durumları ortadan kaldırıldığı zaman belirtilerinde azalma olabilmektedir.
Büşra Nur Turan
1 Comment
Harika bir yazı olmuş.
Sade ve anlaşır.👍
Teşekkürler ☺️