Rüyalar bizim arka bahçelerimizdir. Üzerine çok fazla şey söylense de, içeriğini tam olarak henüz keşfedebilmiş değiliz. Geçmişte rüyalar yoluyla tanrısal mesajlar iletildiğine inanılırken; günümüzde, gördüğümüz rüyaların bizimle ilişkili olduğunu biliyoruz.
Jung, kuramında bazı rüyaların özel mesajlar içerebileceğini söylese de, bugün geçerli bakış açısı rüyaların geçmiş yaşantılarımızla ve bilinçaltımızla ilişkili olduğu yönünde.
Rüyalarla ilgili bilimsel kanıtlar, geçmişten gelen yanlış bilgilerin üstünü örtemeyecek kadar azdır. İnsanlar halen rüyalara çeşitli anlamlar yüklemekteler ve düşler aracılığıyla çevrelerine dair bilgi edinmeye çalışmaktalar. Bir rüya içeriğini oluşturan tüm malzeme, bir biçimde yaşantıdan türemiştir; yani rüya içinde yeniden üretilmiş ya da anımsanmıştır, hiç değilse bunu tartışılmaz bir olgu olarak kabul edebiliriz (S.Freud, 1914).
Peki, rüyalarımızda neden istemediğimiz davranışlarımızı kontrol edemiyoruz?
Rüyada Ahlak
Rüyalarımızda kendimizi kural bozan, ahlak dışı davranan, saçma cinsel birliktelikler yaşayan bir durumda görebiliriz. Bunları yaparken de kendimizi hiç engellemeyiz. Hatta kimi zaman yan yana hayal bile etmenin sizi utandıracağı kişilerle, kendinizi cinsel ilişki yaşarken görebilirsiniz.
Düşlerde kurallar, sağduyu, örf ve adetler devre dışı kalır. Rüya esnasında günlük hayatın kuralları rüya anında geçersiz hale gelir. Sadece ilkel güdülerimiz devredeymiş gibi hareket ederiz.
Rüyada gördüğümüz ahlak dışı kavramların, az da olsa suçluluk hissettirdiğini inkar edemeyiz. Bildiğimiz gibi bu öğeler ve onların değerlendiriliş biçimi, sofu ve azizlerin, her çağda, kendilerinin sefil günahkârlar olduklarını itiraf etmelerinin nedenidir (S.Freud, 1914).
Rüyadaki bu durum kimimizi rahatsız etse de, bence bunun insanın doğasını dengeleyici bir işlevi bulunmakta.
Psikolog
Barış GÜRKAŞ
İstanbul