Çocuk ve çocukların dil gelişimleri bir yönüyle kalıtsal bir yönüyle çevreseldir. Chomsyki’ye göre çocuklar biyolojik olarak dil edinme kapasitesiyle doğarlar. Fakat davranışçı kurama göre; çevre, onu bazı sesler söylediğinde pekiştirdikleri (örneğin ona gülümsemek) için öğrenirler. Sosyal öğrenme kuramına göre ise yetişkinleri taklit ederek öğrenirler.
Babaanne ya da anneanne yanında büyüyen çocuklar onlardan her türlü etkileniyorlar. Bunlardan bir tanesi büyükannenin konuştuğu dil-şive-lehçedir. Çocuklar bir şeyler anlatırken nerdeyse; “Ay belim ağrıyor, ay romatizmam azdı, ocağa yemek koydum öyle derse geldim öğretmenim.” diyecekler. Bunu biraz abartarak söylüyorum çünkü özellikle küçük yaş döneminde dil bir yandan taklit becerileriyle gelişir. Bu döneme kazandırılan sözcük dağarcığının ilerde dil becerilerine ve kendini ifade etmesine çok yararı olacaktır. Anneanne ve babaanne yanında yetişen çocuklar da kendilerini onlar gibi ifade ediyorlar.
Çocukların küçük yaşta dil edinme sürecince bulunduğu sosyal çevre tek bir kişiye değil daha geniş bir çevreye yayılmalıdır. Bu da onun dil gelişimini olumlu yönde etkileyecektir.
Meral Kortarla